15 Mar 2010

Cennetimden Bakarken..

Susie Salamon..Sanki, balık adı gibi diye başlıyor anlatmaya.
Ailesi, okulu ve uzaktan hayranlık duyduğu esmer delikanlı ile bakışmaları ile sevdiriyor kendini, 14 yaşındaki küçük kız. Öldürüleceğini de biliyorsunuz ama, nasıl, ne zaman? beklentisi içinizi burkuyor. O sahneler de, ciddi kötü hissettim kendimi. Vahşet gösterilmiyordu, korku-gerilim çok güzel aktarılmıştı. Koşarak uzaklaşmaya çalıştığı sahne ve çığlığı..sanki, o çığlık benim içimde hapis oldu. Sadece, bu bir film diye düşünemedim, o anda. Bedensel kuvvetlerinden güç alarak, cinsel sapkınlıklarını dışarıya taşıran, insan ırkının mensubu o kadar erkek var ki!

Sonra ki, sahneler kızlarını kaybeden bir ailenin, paniği, çırpınışları, üzüntüleri ile sizi sararken, Susie'nin öldüğünü kavraması ve bulunduğu yerin görsel şöleni ile devam etti. Robin Williams'ın tv'de izlediğim bir filmi vardı. İsmini anımsıyamıyorum. Ya kendisi, yada eşi ölmüştü, önce cehennem görüntülerini görmüştük. Sonra cenneti gösteriyordu, büyülü, huzurlu..Tam da, ona benzer, hatta aynısı diyebileceğim görüntülerdi. Bu görüntülerle içiniz aydınlanırken, bir anda, katili ile ilgili hatıralara dönmesi..bu duygu değişiklikleri, bence hoştu.

Yönetmeninin Yüzüklerin Efendisi filmini de yöneten Peter Jackson olduğunu, eve dönüşümde nette araştırma yaparken, öğrendim. Pek başarılı bulunmadığını da, belirtmeliyim ama benim gibi amatör bir gözle seyrederseniz, her duyguya rastlayacağınız bir film izlemiş olduğunuzu anlayacaksınız. Dram, aşk, üzüntü, gerilim, nefret, biraz da çaresizlik..










Hiç yorum yok: