26 May 2012

diyemem hiç kimsem yok..



bütün günaydınlarına çarptım bu sabahın
saymadım, kaç kere düştüm?
yapmadım hiç hatır gönül hesabı
gördüğüm bütün kahveleri içtim.
sonra kim bilir kaç kere
kaç kez
suyla doldurdum avuçlarımı beyhude yere
oysa bir aynanın buğusunda, hala uykulu duruyordu yüzüm
uzun uzun baktım
her penceresinden günün
bekledim gelmedi
özlediğimi gizledim
kelimelerime sokulmayan anlam gibiydi, mutluluk
bir solgun örtüydü, gökyüzüm
şimdi gözümle suladığım sardunyalar bile kurusa da bir bir
diyemem hiç kimsem yok
bu haksızlık olur elbet varken, hep bir hüznüm!
bütün dakikalarına takıldım saatlerin
itekleyip durdum zamanı öyle tahammülsüz
arada meraklandım yağmura da bakındım
dikmişler gökyüzünü meğer
halbuki yırtmak için ben ne çok uğraşmıştım
yine de ihmal etmedim
her yarım saatte bir intihar ettim
bir ikindi sigarası dudaklarımda
o söndü
ben yaktım
ben söndüm
o tüttü
yani denedim
lakin olmadı
hayret oysa hep olurdu, ben böyle olsun istemezdim
dediklerim
bütün günaydınlarına çarptım bu sabahın
düştüm
kalktım
sustum
söylendim
her penceresinde ayrı ayrı eskidim bir öğle vaktinin
küstüm
kızdım
her şeyden bezdim
keşke bitsen, dedim bakarken gözlerine bir ikindinin
keşke dursan, diye mektup yolladım kalbime
keşke çiçek olsaydı taş parçaları
keşkeler denizinde ben bir kürek mahkumu
saklamaya çalıştım
biçare
bilmem siz de inanır mısınız yaranın mahremiyetine
rüzgarın açıp bıraktığı rast gele bir sayfa gibiydi içim
ama neyse ki
neyse ki sonunda yetiştin
yetiştin ey sevgilim, gece!
kime söylesem anlamayacaktı nasılsa
çünkü hiçbir kağıda
hiçbir kağıda bir güneş çizemediyse çocukluğun
reddediyor günleri
reddediyor sonra hep
sen büyüsen de
ruhun..
bütün günaydınlarına çarptım bu sabahın
bir taş ağılığındaydım nasılsa
düşmeye
yer
seçmedim ...
Not: Okuyup okuyup, çok beğendiğim için çaldım..Yazan, emek sarfeden;http://biraznefes.blogspot.com/