17 Şub 2010

dedi'kodu..




Yağmur sonrası nemli bir koku sarınmıştı, sokaklara
Kaldırım taşının üzerinden, kenara dizilmiş olanlara
Sadece onlara, basarak yürüyordum.
*
Aklımda “ama sen çocuk değilsin ki” diyen bir çocuk sesini hatırlayarak.
Hatta, böyle yürürken ellerim de, cebimde
Düşmek fikriydi,
tek gülümseten.
*
Sahile varınca,
Ahşap, minik sandalyeye bıraktım bedenimi
ve benzeri bir sehpanın üzerine
içi tıka basa dolu çantamı.
*
Büyük bardakta çayımı yudumlarken,
bitmesine az kalan ama hâlâ bitemeyen kitabın sayfalarında gezindi
gözüm son bir kez.
*
Başımı kaldırsam biliyorum, mavi deniz..
Denizin ortasında, bugün yine hüzünlüdür kız kulesi
Ve süzülürken beyaz kanatları ile
içimi hoş eden, martı.
*
İki sevgili vardı, taşların üzerinde
elleri birbirlerinin avuçlarında gizlenmiş
Sonra, yaşı hayli geçkince bir teyze ve amca.
-Yaşlı demeye dilim varmıyor işte-
*
Soğuk esmese rüzgar, birkaç çocukta olmalıydı
Sesleri ile.
Gülen yüzleri ve belki, tüm inatları ile.
*
Dilimde ki; çayıma eşlik eden simidin
susam tanelerini ezerken dişlerimle
beni kıyı da unutan bir motorun ardına takıldı, gözlerim.
*
Sabah-akşam ben değil miydim, arkadaşın? diye seslendim, çılgınca..
*
Kalabalıklar içinde ol’muşun – olma’mışın
kim farkına varır ki, kendin dışında ? dedi, yine pervasızca.
*
Burkuldum.
*
Bu burkulma hissiydi, belki de anımsatan
Hiç düşünmediğim, o soruyu..
*
Sesleniyorum işte, yine de çılgınca.
Sen, neyimdin benim?

4 yorum:

Evren dedi ki...

neden bu sorunun cevabı bilinemez ki... nedir bizi o noktaya kadar getiren ve oradan durup da baktığımızda neyimdin dedirten...

ELİF dedi ki...

Neyimdin yada ben senin neyindim...
Ben senin gözlerindeki anlamları çözmeye çalışırken,senin başka gözlerde nefesini hissederken...
Neyimdin..
Neyindim...

şafak dedi ki...

: )
"kadın eli değmesi" sahiden böyle bişi olsa gerek : )
yani bu güne kadar şahit olduğum
bütün blog temalarındaki güzellik
ve zenginlik takdire şayan
/kendime not;
18 şubat 2010 ilk kez cümle içinde -takdire şayan- dedim
çokta güzel oldu : ) oleyy : )/
yazıya gelince sorgulayan hüzünlü bi yazı gibi geldi bana : )
belkide öyle değildir kavrayan yerleri beynimin tatilde : )
ama yazının sonundaki soruyu
gerçek hayatta biri diğerine sorrarken rastlasam
ona döner derim ki : )
"ohoo senin askerliğin bitmez" : )
gıcık bi durumdur bence
mevzu o flulukta yaşanmış yada yaşanıyosa
der ve şiirlerim kısalmiş olsada
yorumlarım "ohaa bi sus artık" : )
dedirten uzunluktadır hala: ) diye ekleyerek
kaçar bu ben
güzel olsun günü senin : )

Unknown dedi ki...

cevap veremediğimiz, bir soru varsa içimizde, çok büyük bir eksiklikte var demektir aslında..
teşekkürler, evren, elif:)

Bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama geçen aylar itibari ile bu uzunnn yorumlarını özlemiş miyim, neyim? Bak neyim var sonunda, emin değilim yani :)) Hoşgeldiniz derim, blog günlerimin blogdaşı/yoldaşı size sayın şafakk :) sigaralı fotoğraflar değilmeli, artık..