En neşeli, cıvıl cıvıl anında gözlerimin dolduğu..en hüzünlü anında buruk bir tebessümle izlediğim trajikomik bir filmdi. Umutlar, heyecanlar, beklentiler, istekler, zevkler, olan-olamayan arasında sıkışıp kalmaktan yorulmuş ama buna bile isyan etmeyen, doğal, gündelik yaşamın içinden insanlar.
Her şey olabildiğince gerçek anlatılmıştı. Duygu sömürüsüne kaçmadan, acı ise kanatmadan, dram ise bunaltmadan, neşesi de usul usul. Başrolde ki, Rıza'nın gözlerinden çokta güzel anlatılıyordu, tüm inişler, çıkışlar.
Yoksul bir semtin görüntülerinden sonra, İstinye Park alışveriş merkezi'nin içindeki lüks ve şaşa bir anda gözlerinizi kamaştırsa da, 3 kuruşa muhtaç olan insanların çırpınışlarını, ezilmelerini, mücadelerini görmekte bir o kadar içinizi acıtıyor.
2 yorum:
Hayatın orta yerinde durup sağına ve soluna bakmak yerine yukarı ve aşağı bakan insanların yalnızlığı ve bu yanlızlığın getirmiş olduğu yalnız katlanılan acılar...
Bazen kendi canımız kendimiz acıtsakta..sanki, mutluluk tamamen maddi imkanlar üzerine kuruluymuş gibi sürekli maddiyat merdivenlerini tırmanan insanın maneviyatı aşağılarda kaldıkça mutluluğuda azalmaktadır...
:(((
Bir söz vardı filmin içerisinde, tam kelimelerle hatırlayamasam da;
"gözünü yükseğe yönelten kişi, bulunduğu yerde boğulur.." gibi :)
Yorum Gönder