çiseliyor
hızlı ve sert dokunuşlarıyla, sağanak halinde anılar.
yüzüne, yüreğine damlarken beliriyor
sorular
sorular..
nedir ispatı özlemin? sözler mi?
değer hangi terazide tartılabilir?
özen- itina- ayrıntı- incelik
cevap olabilir mi, öneme?
Oysa ki, tek bir düşüncenin
ardında değil midir, gerçek?
uyandığında güne, ilk aklına gelen hani
sokakta adımını atarken telaşla, esip geçen yüreğinden
elin çenene dayalı bakarken bir aracın penceresinden, sokağa
"o şimdi ne yapar?"
artçı bir deprem gibi titretmiyorsa içini, özlem
gerisi vs.vs.vs.
4 yorum:
uyandığında aklına gelen oysa ve heyecanlanıyorsan, adını, sesini ya da sevdiği bir müziği duyduğunda ve bazen akıyorsa göz yaşın uzaktasın diye ve hatta koşup sarılamıyorsan o anda doya doya... bunun için sızlıyorsa yüreğin, o, özlediğindir...
Etiketindeki "ne dediğini bilmeden takıldı" gözüme.
Şiir enfesti, etiketteki vurgu da pek bir anlam katmış... hatta çoğaltmış kelimeleri derim.
Artçı bi deprem gibi titremesi içinin, sevgiyle kal, yüreğine sağlık...
üstelik de herşeye rağmen istediklerin vardır, hani koşulszuluğun gerçek tanımı, insanın kendine yalansızlığı...
der ki nazım, piraye'ye;
yeryüzünde hicbir insan, hicbir insana benim sana yaptigim kötülüğü yapmamıştır.. Bütün bunlara ragmen gel. Sana “gel” diyecek kadar yüzsüz ve alcaksam ne halt edeyim, Öyleyim iste. fakat gel. ve benden nefret ederek, beni hor hakir görerek de olsa, beni bir daha yalniz birakma"
Yorum Gönder