7 Haz 2010

İsmail / Reha Çamuroğlu



Tarih kitaplarında okutulmayan, yaşayan birer canlı olarak öncesi ile başlanıp, İsmail'le noktalanan ama elbette ki, bir devamınının da olduğu bir anlatımdı. Farklı bir din, farklı bir görüş, farklı bir var olma çabası. Öğrenmek, bilmek adına okunmalı...Kıyım, kan, şiddet kavramları bulunduğunuz yerdeki bakışa göre değişebiliyor. Onur savaşım derken siz, karşı tarafta ki pek çok masum insanı da öldürmüş oluyorsunuz..
Sonu olmayan, sonu olamayacak hayatın gerçekleri aslında!
Kitabın içeriğinden çok hoşuma giden bir satır eklemek istiyorum. Şiirle ilgili olduğu için.
"Eskiden bir şiirin birden fazla anlamı olabileceğini bilmezdi. Okur ve kelimelerin anlamları üzerinde durmaksızın genel bir anlam çıkarırdı. Oysa Necm'den öğreniyordu ki, tasavvufta bir şiiri değerli kılan en önemli unsurlardan biri, şiirin birden fazla anlamı birbirleriyle çelişmeden taşıyabilir olmasıydı. Bir şiir herkese bir şey anlatmalıydı: Ümmiye, âlime ve arife. En önemlisi, avama ve havasa anlattıkları, kendi çerçeveleri içinde tutarlı ve anlamlı olmalıydı. Avam anlamalıydı, anladığı elbette kendi doğrusu olacaktı, havassın da öyle. Bu farklı doğrular, aynı kelimelerle ifade edilmeliydi. Bu nedenle kelimelerin yapılan, farklı anlamları ve çeşitli kesimlerde aldıklan özel anlamlar çok iyi öğrenilmeliydi. Nesimi'nin şiirindeki "dilber" kelimesinden avam başka, havas başka bir şey anlardı. Ama ikisi de doğru olamlıydı. Bu iki seviye de yanlış anlamlar verilmemeliydi."

Hiç yorum yok: