4 Tem 2010

Okunup, eklenemeyenler..

Eski Ankara, eski zamanlar, daha doğrusu siyah-beyaz zamanlardan başlayıp, günümüz Türkiye'sine, İstanbul'a ve insanlara ait kısa kısa anlatımlar..Bir şekilde hayatını etkileyen, hikayeleri ile kişilikleri ile akıllarda kalanları yazmış Puna Pamir. Son bölümden azıcık bir ekleme yapmak istiyorum.

"Uzun yıllar bu sandığın içindekileri aynı anda okumayı, hatta görmeyi yüreğim kaldırmamış. Bir psikiyatr bana, insanlar kolayca başaramayacağı şeyleri sürekli erteler demişti. Demek ki ben de sandığın içindekileri bir anda yüreğime sindirmeye hazır değildim. Tümüne birden bakmayı hep erteliyorum. Yine de ara sıra sandığı açıyor ve bazen sadece gazetelere göz atıyorum, bazen resimlere, bazen de annemin babama yazdığı ve babamın yazdığı bir mektubu açıp okuyorum. Ama hep üstünkörü ve sadece bir tanesini. Tümünü, sadece gözlerimle değil duygularımla da okuyacağı ve kendimi geçmişin izleri ile kahretöeye göze alacağım bir günün elbet geleceğini bilerek..."


Bunu ekleyince, bir kaç bölüm öncesinden de, bir-iki satır eklemeli diye düşündüm.

"Babam, 1952 yılının 5 Haziran günü Kore'de öldü. O gün annem, radyoda akşam haberleri okunmadan az önce eve gelmişti. Oturma odasına girince başından şapkasını bile çıkartmadan (o yıllarda kadınlar çoğunlukla sokağa çıkarken şapka giyerlerdi) hemen radyonun yanına gidip ses düğmesini açmış ve tam o sırada babamın ölüm haberini on dokuz haber bülteninin (ondokuz haber ajansı denilirdi o zaman) ilk haberi olarak bizimle birlikte duymuştu. O sırada ben beş yaşımdan biraz büyüktüm."......

"Babam, Kuzey Kore'yle Güney Kore arasındaki savaşta Güney Kore'ye yardıma giden Birleşmiş Milletler Ordusunda yer alan Türk Tugayının Komutan Yardımcısıydı."

D&R yada bir marketten, ucuz etiketi ve ismi ile dikkatimi çeken, ama okudukça kendini sevdiren, saran bir kitaptı..


MÜKEMMEL BİR GÜN


D&R dan, ucuz satılan kitaplarının arasından eleyerek seçtiğim bir kitap :)

İlginç olansa bu sıradan düşüncesi ile aldığım kitap, Ferzan ÖZPETEK'in bir kitaptan aktardığı ve 65.Venedik film festivali'ne katılmaya hak kazandığı bir filmmiş.

Başta farklı gibi görünen anlatıcıların, sonrasında birbirleri ile yaşamlarının içiçe olduklarını ve olayları kendi bakış açılarına göre görmemizi sağlayan bir üsluptaydı..
Sonunu maalesef tam olarak anlayamadım. Oldukça trajik bir şekilde bittiğini belirtmeliyim.

Tam olarak anlayamama nedenim ise; 256.sayfasına geldiğimde devam sayfasının yine tekrar 225.nci sayfaya dönmüş olmasaydı :) Şaka gibi ama gerçek..225.nci sayfa tekrardan başlayıp yine 256'ya kadar devam ediyor ve oradan 289'a atlıyor.

D&R'a bir şikayet maili attım, cevap alamadım. Aldığım mağazalarına tesadüf uğradığımda, fişi ile getirirseniz gibi bir açıklama da, bulundular. Sanki marketten alınıpta eve gidince, bozuk çıkan bir yiyecek maddesi gibi. Ki, ne zaman alıp kütüphanemde beklettiğimi bile bilmiyordum. "Önemli olanın değiştirmek, yenisini almak olmadığını bir kitap mağazasasında, seyyarda satılan kaçak kitaplar da, bile olmayan bu teknik hatanın olmaması " gerektiği fikrini anlamayan kişilerle konuşmanın sonuç vermeyeceğine inanarak, sadece kendimce kınadım..


OLASILIKSIZ - Adam FAWER
Çok konuşulan ve geç okuduğum bir kitap için, sanırım tek denebilecek olan..bu kurgu, zeka ve hayal gücünü taşıyan yazar, tüm övgüleri hak ediyor, olabilir. Diğer kitapları da okunmak üzere, sırada bekliyor.

2 yorum:

Emre Küçükoğlu dedi ki...

yazıyı okudum ama

Blue Cafe çalıyor :) Uzun zamandır dinlemiyordum... Seçtiğin müzikler de harika

demeden gitmeyim dedim :))


Güzellikler...

Unknown dedi ki...

Yazılara güzel bir fon oluşturduklarını düşündüm, beğenilmiş olması, ayrı bir güzellik :)